Geçen günlerde Netlix’te yeni bir dizi yayınlandı ve satrançla ilgilendiğim için arkadaşlarım sürekli kesin izlemelisin şeklinde önerilerde bulundu ve diziyi daha bugün tamamlayabildim. Bu mini-dizi’nin satranç severleri yeterince memnun edeceğini düşünüyorum. Kritik hatalardan uzak, ustaca hazırlanmış bir dizi ayrıca Walter Tevis’in aynı isimli romanından uyarlama olsa da gerçekle bir takım bağlantıları da mevcut.
The Queen’s Gambit Ne Anlatıyor?
Hikayemiz 1960’larda geçiyor ve yetim kalan dokuz yaşındaki Beth Harmon’un, kendisini katı değerlere sahip bir Hıristiyan grup tarafından yönetilen bir kız yetimhanesinde bulan hikayesiyle başlıyor. Bu yetimhane katı kurallara sahip ve burada yaşayan çocukların sıraya girerek küçük kağıt bardakta sakinleştirici hap almaları, çocukları kontrol altında tutmaya çalışan bir psikiyatri enstitüsünü andırıyor. Dizinin ana karakteri Beth satrançla bu yetimhanede, boş zamanlarında bodrumda oyun oynadığı görülen yetimhanenin hizmetlisi, bakıcısı, tamircisi ve aynı zamanda satranç meraklısı sayesinde tanışıyor ve bir dahinin yükselişi başlıyor. Yazının devamı spoiler içermektedir. Diziyi izledikten sonra okumanızı tavsiye ederim.
SPOILER UYARISI
Yazının devamını diziyi izledikten sonra okumanızı tavsiye ederim.
Beth x Beth
Beth günden güne başarısını katlayarak ilerliyor ancak Beth tek tesellisi iki şeyde yatan son derece kusurlu bir karakter: satranç tutkusu ve sakinleştiricilere olan bağımlılığı. Onu yaşadığı dünya kadar tanımlayan, kendine zarar vermesi ile doğal yeteneği arasındaki bu ikilik ve mücadele, onu kadın ağırlıklı bir kadın satranç oyuncusu olarak gören bir dünya. Onunla röportaj yapan Life dergisinden bir kadın gazeteci bile bunun ötesini göremiyor ve “daha az rekabetçi” briç oyununun cinsiyetine daha uygun olabileceğini öne sürüyor.
Queen’s Gambit Gerçek Bir Olay Mı?
Dizide ayrıntılı tarihlere yer vermesi, ana karakterimiz Beth’in çocukluğundan başlayan ve gelişerek ilerleyen hikayesini izlememiz olayların gerçek bir hikayeden alındığını bize hissettirse de aslında The Queen’s Gambit gerçek bir hikaye değil, Rusya’nın Boris Spassky’ini yenerek Dünya Satranç Şampiyonasını kazanan ilk Amerikalı olan Amerikan satranç dahisi ve büyük usta Bobby Fischer’den ilham alan kurgusal bir hikaye. Beth gibi Fischer de resmi eğitimi olmayan bir satranç dahisiydi. Satranç turnuvalarına katılmaya devam ederken, aynı zamanda “Fischer Random Chess” diğer adıyla Satranç960 adlı bir satranç çeşidi icat etti. Gerçekle bağlantısına baktığımızda kadın satranç şampiyonlarının özellikle Soğuk Savaş döneminde zirveye çıkması neredeyse imkansız olduğundan benzerlikler burada sonlanıyor.
Sinematografi
Karakterlerin yalnızlığını mükemmel kamera açılarıyla yansıtılmış. Örneğin 1960 Paris ziyaretinde şık bir atmosferle dolu yakın çekim ile samimi bir karakter görüyoruz. Ancak kamera hızla geriye çekiliyor ve bu şıklığın içinde büyük bir salonda yalnız bir karakterle baş başa kalıyoruz. Sıcak pastel renklerle başlayan dizinin Sovyetlere gelindiğinde kendini keskin ve soğuk bir renk paletine bırakması ile dönemi yansıtan renk paletleri kullanımı diziyi daha da kendine hayran bırakıyor.
The Queen's Gambit İncelemesi
The Queen's Gambit- Olay Örgüsü5/5 Etkileyici
- Sinematografi4/5 İyi
- Oyunculuk4/5 İyi
- Ses/Müzik5/5 Etkileyici