Zagreb’e Giriş
Zagreb’e Türk Hava Yolları uçağı ile giriş yaptık. Bunu söylememin bir sebebi var. Havalimanına inip, pasaport kontrolünden geçtikten sonra birlikte seyahat ettiğim arkadaşım Murat’ın valizi gelmedi. İletişime geçmek için kayıp-eşya bürosuna gittik. Valizin hasarlı olduğunu ve incelemeleri gerektiğini söylediler. Zagreb Havalimanı’nın yer hizmetlerini yapan firma Havaş bu arada. Oradaki görevli Türk Hava Yolları ile geldiğimiz için Türk Hava Yolları personeli çağıracağını ve incelemeyi onların yapacağını söyledi ve THY Turkish Technic’ten bir personel geldi ve valiz problemini yeni bir valiz ile değiştirerek hızlı bir şekilde çözdü.
Havalimanından Ulaşım
Sorunlar çözüldükten sonra şimdi geldi şehir merkezine gitmeye. İlk gelişimiz olduğu için Uber kullanarak €20 ile şehir merkezine ulaştık. Şehirde gezerken karşılaştığımız Türkler Bolt uygulamasının daha uygun olduğundan bahsedince şehir içinde ve dönüşte Bolt kullandık. (Fiyatlar sürekli değişiyor, Uber ile karşılaştırıldığında daha uygun oluyor.)
Erasmus+ Projesi
Younclusion ve Platypus partnerliğinde Hırvatistan, Sırbistan, Romanya, Portekiz ve Türkiye’nin katıldığı Avrupa Birliği Erasmus+ projesi için gittik ve şehir merkezinde bulunan TimeOUT Heritage Hotel’de kaldık. Otelin girişi biraz garip gelebilir, kapıdan ilk girdiğimizde elimizde valiz ve çantalarla bir partinin ortasında kaldık ve geri dönmek üzereyken görevliler uyardı ve parti alanının içinden, dans eden insanların arasından geçerek resepsiyona ulaştık. Giriş işlemlerini tamamlayıp odalara çıktık. Ayrıca otelin alt katında otel misafirlerinin ücretsiz giriş yapabildiği, şehrin en popüler gece kulübü, OUT Bunker bulunuyor. Otelin 2.katında bulunan aktivite odasında projelerimizi, çalışmalarımızı ve kültürel tanıtımlarımızı gerçekleştirdik.
Şehrin Ruhu
Şehir, mimari olarak Budapeşte’yi andırıyor. Şehrin yapısı çok iyi korunmuş ve bazı sokaklar trafiğe kapatılarak ulaşım altyapısı birbirine doğru bir şekilde bağlanmış. 1891 yılında atlar ile başlayan tramvay sistemi, günümüzde elektrikli olarak 2.Dünya Savaşı döneminden kalma ve yeni nesil tramvaylar ile birlikte devam ediyor ancak biz daha çok yürümeyi tercih ettik. Sokak sanatı şehrin her bölgesinde hakim. Sokaklarda, duvarlarda, yerlerde, hemen hemen her yerde graffiti ve tag çalışmalarının kullanıldığını görüyoruz.
Acı Gerçek: Deprem
Proje kapsamında Hırvat Parlamento Binasını ziyaret ettik, küçük bir binaya sahip olan bu yer, pek çok devlet işlerinin de görüldüğü alan olarak hizmet veriyor. Avrupa Birliği’ne geçişten sonra yenilikler yaparak uyum çalışmaları tamamlanmış. Duvarlardaki yıkık alanlar ve dökülen alçılar dikkatimizi çekiyor ve sorduğumuzda 6.4 şiddetindeki 2020 Petrinja depreminden şehirdeki pek çok binanın yanı sıra parlamento binasın da etkilenmiş olduğunu öğreniyoruz.
Sokaklarda kendi halimizde gezerken bir okul müzesine rastlıyoruz ve içeri giriyoruz. İçeride öğrencilerin fotoğrafları, öğretim araçları, çocuklar için oyun gereçleri ve 80’li yıllardan kalan Hırvat yapımı Ivel Ultra bilgisayar ve disketler yer alıyor. Müzeyi oluşturan bir kadın, depremde yıkılan bir okuldan kalanların çıkartılarak müze haline dönüştürülmesi sağlanmış. Okul yıkılmasına rağmen hiç bir öğrenci zarar görmemiş. Biraz sohbet ettiğimizde, depremde Petrinja’da 12 yaşındaki bir kızın öldüğünden bahsetti ve 1 can 1 candır diyerek, Türkiye’de gerçekleşen depreme de vurgu yaparak hüznünü belirtti.
Müzeler ve Sanat Galerileri
Yürümeyi, kendi halimde gezerek şehri keşfetmeyi, sıralı bir şekilde şehir turlarını takip etmekten daha çok seviyorum. Yine kendi halimizde yürürken 1930-2006 yıllarında yaşayan Antun Karavanić’in ücretsiz bir sanat galerisine denk geliyoruz ve içini gezmeye başlıyoruz. Eserlerine baktığımızda soğuk savaş izlerini görüyoruz. Orden za brutalnost (Vahşet Düzeni) isimli üçlü eserine baktığımızda bir tarafta Batı’nın yansımasını diğer tarafta Doğu’nun yansımasını iki eserin ortasında ise Doğu’nun(SSCB) özgürlük güneşi altında miğferli kırmızı bir Centaurun Moskova ve New York şehirleri arasında sıkışıp kaldığını görüyoruz. Bu eserleri Karavanić’in imzası niteliğinde olan müzik enstrümanları ile de desteklemeyi de ihmal etmiyor.
Çok sayıda tarihi uçak, araba, makine ve ekipmanın sergilendiği, ülke tarihinde kullanılan bilimsel ve teknik aletlerin yer aldığı Zagreb Nikola Tesla Teknik Müzesi’ni de ziyaret ediyoruz. Kapanma saatine yakın geldiğimiz için çok hızlı bir şekilde zaman kaybetmeden araçların fotoğraflarını çekerek, çalışmaları inceleyerek biraz da eğlenerek ziyaretimizi tamamlıyoruz.